Rama’yla Buluşma
Rama’yla Buluşma, Arthur C. Clarke’ın dört kitaplık Rama Serisi’nin başlangıç kitabı olarak karşımıza çıkıyor. Belki aranızda kitabı görüp duymayanlarınıza bile Rama ismi tanıdık gelecektir. İçinde bulunduğumuz çağda Youtube kültürünün bize tanıştırdığı Barış Özcan’ın bir videosunda referans aldığı kitaptır kendisi.
İlgilenenler için;
Şimdi biz kendi konumuza dönelim. Arthur C. Clarke, Rama’yla Buluşma hadisesini 2131 yılına tarihlendiriyor. İçinde yaşadığımız dünya artık bizlere yetmemiş olacak ki teknolojik ilerlememiz ile diğer gezegenlerin birkaçını ve uydumuz Ay’ı kolonileştirmekle kalmamış, bunların her birinin kendi elçileri bazında temsil edildiği bir gezegenler birliği dahi kurmuşuz.
Uzaya Açılan Kapı, Düşen Meteor
Dünya sayısız kez deyim yerindeyse meteorların saldırısına uğramıştır ancak 11 Eylül 2077’de (11 Eylül pek hayırlı bir tarih değil sanırım) İtalya’nın şehirlerini haritadan silip 600 binden fazla kişiyi öldüren bir meteor sonrası Uzay Muhafızları projesiyle gözünü ve kulağını uzaya dikmiştir. İşte o zaman yarım asır sonra Rama’yı gören insanlar yeni keşifler için Endeavour’u yola çıkaracaktır. Bu gemi aynı zamanda 1700’lü yılların ikinci yarısında kaşif James Cook‘un da gemisinin adıdır.
Yapay Bir Gezegen
Eğer yukarıya bıraktığım Oumuamua videosunu izlediyseniz hayal etmeniz kolay olacaktır. 50 km uzunluğunda, 20 km çapında silindir gibi bir yapı düşünün. Devasa bir yapay gezegen bir mermi gibi yivli şekilde Güneş’imize yaklaşıyor, niyetleri ne? İçinde yaşam var mı? Burada mı duracaklar? işte bunun gibi bir çok konuyu merak eden bilim insanları kurulu Kaptan Norton’u ve Endeavour ekibini keşfe gönderir.
İçine bir şekilde giren ekip bomboş bir metal yığını ile karşılaşır. Ancak New York, Londra gibi isimler verecekleri şehirler keşfederler. Ayrıca dünyada görmesi imkansız olacak bir deniz, ileride daha da şaşırtacak yeni deneyimler yaşatır.
Arthur C. Clarke, kullandığı dil ve ördüğü hikaye ile okuyucuyu daima dinç tutmaktadır. Her an bir şey olacak diye beklerken, acaba şimdi ne çıkacak diye düşünürken, Rama yolculuğuna devam ediyor.
Son Söz
Kitaptan ben de Barış Özcan sayesinde haberdar oldum. Bilimkurgu edebiyatını seven biri olarak romanı keyifle okudum. İlk olarak 1973’te yayınlanan kitap belki kült eserler kadar eski bir tarihe sahip değil ama yine de olabileceğini düşündüğü olaylar çok uzak gibi durmuyor. Özellikle bugünlerde felaket tellallarının 4.1 Km. çapında bir meteorun dünyaya çarpacağı korkusunu dillendirdiklerini düşününce belki bizim de bir Uzay Muhafız’ına ihtiyacımız vardır. Belki teknolojimiz yetmediği için biz Rama’mızı(Oumuamua) kaçırmışızdır.
Ben seriye şu an basılmadığı için devam edemedim. Ancak okuyanlar Rama II’nin daha da sürükleyici olduğunu ve diğer iki kitapla muhteşem bir üçleme film ortaya çıkarılabileceğini düşünüyorlar. Nitekim David Fincher, bu ilk filme zor diyenleri haklı çıkarırcasına henüz çekemedi. Konuyla ilgili bilgiye buradan ulaşabilirsiniz.
Kitaptan; “Ramalılar her şeyi üç kez yaparlar.”
Önceki kitap eleştirisi için buraya tıklayabilirsiniz.
Yazıyı okuduktan sonra hemen kitaba başlamak geldi içimden. Devamını bekliyoruz.