Alberto Manguel’i, Boğaziçi Üniversitesi’nin düzenlediği Boğaziçi Chronicles etkinlikleri kapsamında söyleşisini dinlemeye gittiğimde tanımıştım. Açıkçası o zamana dek adını duymamış, kitaplarını okumamıştım. Manguel, genellikle kitaplar üzerine yazan bir yazar. Okumanın ve kitaplara olan tutkunun verdiği keyifle yazdığını hissederim onun metinlerinde. Son kitabı Kütüphanemi Toplarken de Ekim 2020’de Yeşim Seber’in çevirisiyle Yapı Kredi Yayınları’ndan çıktı.
Kütüphanemi Toplarken, onun kitaplara olan tutkusu, okuma ve biriktirme alışkanlığının sonucu oluşan, yaklaşık 30 bin kitaplık kütüphanesinin, Fransa’daki yerleşkesinden toplanış hikayesini konu alıyor. Kitap, bu kütüphanenin anılarının ve artık vardığı noktanın sonucu ortaya çıkan bir ağıt olmuş denilebilir.
Manguel’in kitaplarını okumak aslında sadece onu okumak değil, edebiyat tarihinin içinde kendine bir yer edinmiş bir çok eser hakkında bir şeyler okumaktır. Sayısız kitaba, kahramana ve mekana atıfta bulunur. Metinlerarasılık onun kitaplarında çok yer bulur. Okudukça merak uyandıran eserler keşfedersiniz. “Bunu okumalıyım.” diyerek notlar almaya başlarsınız. Sonunda, siz de kendi kütüphanenizi oluşturmaya başlarsınız.
Manguel’in Kütüphanesi
Kütüphanem -ister raflara yerleştirilmiş, ister kutulara kaldırılmış halde bulunsun- hiçbir zaman tekil bir yaratık olmamış ve diğer pek çok yaratığın birleşiminden meydana gelmiştir. Birçok kütüphanenin parçalarından meydana gelmiş masallardan çıkma bir mahluktur o(Manguel, 2020, s. 2)
Kütüphanesini işte böyle tanımlar Manguel. Onun kütüphanesi daha önce kurduğu ve bozduğu bir çok şahsi kütüphanenin parçalarıdır. Zamanla yok olanlar, ödünç verilenler ama asla gelmeyenler ile sürekli bir değişim içinde doğan, gelişen ve değişen bir yapıdadır. Kitap okumayı ve kitapları elinde tutmayı ya da rafta görmeyi seven herkes için de aynı değil midir bu durum? Çoğu zaman bir kitabın kapağına vurulur alırız, arka kapaktaki bir cümle dikkatimizi çeker veya sadece elimizdeki seriyi tamamlamaya çalışırız.
Kitap okumak kadar biriktirmekte haz verir insana. Bir kitap ödünç istendiğinde genellikle geri gelmeyeceğini biliriz ama yine de veririz. Birinin hayatına dokunmak keyif verir, merak ederiz; “Onlar da benim düşündüğümü düşünecek mi, benim kaçırdığım bir şeyi görecek mi?” Çoğu zaman başka kitapları anlatan kitapları okumak beni sıkar. Kitabın kendisini okurken duyacağım merak ve heyecanı azaltır. Ancak Manguel, kitaplarda ve yazarlarda dolaştığı zaman o hissi yaşamam. Cümleleri kararında kullanır. Belki de Hansel ve Gretel’in eve dönmek için bıraktığı küçük ekmek kırıntıları gibi sizleri o kitaplara yönelten kırıntılar serpiştirir.
Son Söz
Kütüphanemi Toplarken, 128 sayfalık bir deneme. Kitap okumayı ve biriktirmeyi seven herkesin yararlanabileceği bir kaynak. Birkaç bardak çay veya kahve ile evden çıkmanın kısıtlı olduğu bir haftasonunda, çabucak bitirilebilecek ama fazlasıyla katkı sağlayacağını düşündüğüm bir kitap.
Keyifli okumalar dilerim.
Sitemizde yer alan diğer kitap değerlendirmeleri için burayı ziyaret edebilirsiniz!
Harika bir yazi. Tebrikler.